Deborah Dİggle

Adı
~ Soyadı : Deborah Diggle
Ne kadar süredir RP yaptığı:3 yıldır
Binası:Gryffindor
Henüz güneş doğmuştu ki saatin alarmı her zamanki tiz sesiyle çalmaya başladı.Bugün o saati fırlatmayı düşünmüyordu çünkü bugün onun için bambaşkaydı. Hogwarts'ın büyüsüne kapılmaya şimdiden başlamıştı. Hemen yatağından kalkıp pencereye doğru yöneldi. Perdeyi tek bir hareketle ardına kadar açtı ve güneşin kumral tenini ısıtmasına izin verdi. Her gün güneş vurunca parlayan parkenin cilasına bugün bir mana yüklemişti. " Güneşe selam veriyorlar."diye bağırdı ve kendi haline güldü. Erkenden kalkıp Diagon Yolu dolmadan alışverişini bitirmek istiyordu. Üzerine kar beyaz bir elbise geçirdi ve ona uygun kırmızı babetler giydi. Görüntüsü çok sade gelmiş olmalıydı ki babetleriyle aynı tonda bir elbise kemeri de taktı. Aynasına doğru yönelip favorilerinden biri olan vanilya kokulu parfümünü sıktı. Bu koku ona canlılık katıyordu. Dudakları hafiften solgun gözüktü ve hafif kırmızı bir ruju tek bir noktaya dokundurup dudaklarıyla yaydı. Artık hazırdı. Hızlı adımlarla aşağı indi. Parkelerin gıcırtısı çok hoşuna gidiyordu ve eski Viktorya tarzı evlerinin en çok bu özelliğini özleyecekti. Karşısındaki beyaz ahşap kapaklı mutfağa doğru yöneldi. İştah kabartan kokular yayılıyordu. Gözüne kestirdiği bir poğaçayı tek hamlede mideye indirdi. Annesi bu kaba hareketine kızmış olacak ki " Hogwarts'ta da böyle yemeye devam edersen hiçbir elbisenin içine giremeyeceksin." diyerek hafiften moralini bozdu. Oysaki gayet düzgün bir vücudu vardı. Bir poğaçayla bozulmazdı ya. Çayından iki yudum alıp kapıya yöneldi. Annesi hemen arkasından gelip " Beni öpmeden nereye gidiyorsun?" diye seslendi. " Anne erkenci olmak istiyorum en güzel baykuşu ben almalıyım." diyerek muzipçe gülümsedi ve annesine sıkı sıkı sarıldı." Madem öyle tutmayalım seni küçük hanım. Ne de olsa tren istasyonuna eşyalarını getirdiğimde görüşeceğiz. Hazırlar değil mi ? " "Tabi ya bir an için eşyalarımı getirdiğini unutuyordum. Her şey tamam masanın üzerindeki parfümü de koyarsan eksiğim kalmayacak tatlım." Annesi gülümseyerek onayladı. Artık alışveriş zamanı gelmişti.

Diagon Yolu'na vardığında ilk başta ne alması gerektiğine karar verememişti. Bu yol ona öyle sıcak geliyordu ki buralarda bir yerlerde dükkanı olmasını çok isterdi. Henüz saat erken olduğu için etrafta fazla insan yoktu. Kendisi gibi işini erkenden bitirmeyi sevenler oradaydı. Birkaç gencin Ollivander's Asa Dükkanı'na girdiğini görünce kendisi de o tarafa yöneldi. Satıcıya gülümseyerek " Merhaba kendime en uygun asayı burada bulabileceğime inanıyorum" dedi. Satıcı Daphne'ye sıcak bir şekilde gülümseyerek birkaç tane asa denetti. 6. asa tam ona uygundu. Hatta nedense tutuşu bile ona oldukça zarif gelmişti. Hemen asanın parasını ödeyip dışarı çıktı. Hızlı hızlı Binbir Çeşit Baykuş Dükkanı'na yönelirken bir çocuğa çarptı. Elindeki kitaplar yere saçılmıştı. Hata kendisindeydi bu kadar da baykuş sevdalısı olunmazdı ki ! Hemen çocuğa yardım etti ve kitapları tekrar poşetlere yerleştirdiler. Yerdekileri topladıktan sonra çocuğu daha yakından inceleme fırsatı bulmuştu. Gece kadar siyah dalgalı saçları vardı. Beyaz teninde bu saçlar göze rahatlıkla batıyordu. Yuvarlak bir yüzü ufak bi burnu vardı bu onu sevimli kılsa da zümrüt yeşili kısık gözleri onu çok karizmatik yapıyordu. Kendisi gibi 1. sınıfa benzetmişti. " Şey çok özür dilerim benim hatamdı, biraz heyecan yapmıştım da şey yani çok çok özür dilerim şey aslında be..." sözü yarım kalmıştı lanet olasıca dili tutulmuştu eli ayağına dolaşıyordu. " Önemli değil gerçekten hiçbir şeyim yok bu arada kendimi tanıştırayım Damon Faruos Silvar." Bir insanın bu kadar karizmatik bir ismi olabilirdi herhalde." Tekrar özür dilerim. Ben Deborah Diggle bu sene Hogwarts'a adım atacağım, tanıştığıma memnun oldum." Yüzünün kızarmamış olması için dualar ediyordu. Damon sıcak bir şekilde gülümsedi. " Ben de 1. sınıf olacağım." Bu muhteşemdi, ikisi de aynı sınıftı belki beraber bir sene geçireceklerdi. Kendini affettirmesi gerektiğini düşündü ve aklına gelen ilk fikirle "Florean Fortescue Dondurma Dükkanı'nda sana bir şeyler ısmarlayabilir miyim ? Tabi eğer vaktin.." " Elbette neden olmasın." Evet evet evet ! Her şey muhteşem gidiyordu birer karışık dondurma söylediler. Uzun uzun hayallerinden konuştular. İtalyan asıllıymış. Zaten ancak italyan erkekleri bu kadar karizmatik olabilir diye geçirmişti içinden. Saate baktığında geç kalıyordu baykuşları tek tek inceleyecek zamanı yoktu. " Damon çok hoş bir sohbetin var ama eğer frenleyemez isek kitaplarımı alacak zamanım kalmayacak." suratındaki mahcup gülümseyişin farkındaydı. Ama o kadar anlayışlıydı ki. " Hogwarts'da görüşmek üzere o zaman" diyerek gülümsedi ve ayrıldılar. Deborah fazla zamanının kalmadığını farkederek Binbir Çeşit Baykuş Dükkanı'na girip ilk görüşte taptığı kar beyaz bir baykuşu alıp çıktı. Karar vermişti madem ailesyle bir bağ olacaktı o zaman baykuşun adı soyadları olmalıydı. 'Eugen' güzel bir baykuş ismi olmuştu aslında. Oradan çıkıp kitaplarını almaya giderken aklına yine şu karizmatik italyan çocuk geldi. "Ahh ah..." diye iç geçirdi. Bu güzel duygularla içeri girmişti. Raflar tozluydu ve parkelerin cilası da eskimişti. Yine de buraya ayrı bir hava katıyordu bu ögeler. Listeyi satıcıya uzatarak " Geç kalıyorum da biraz çabuk olursa çok sevinirim" dedi. Keşke demeseydim diye düşündü sonrasında, geç kaldığı falan da yoktu ne yapacaktı sanki alışverişini bitirip ? Kitaplarını da aldığında eli fazlaca dolmuştu. Kaliteli Quidditch Malzemeleri Dükkanı'nın camından baktığında Damon'ı gördü içi kıpır kıpır olmuştu ama bir amacı olmadan dükkana girmesi de onu takip ediyormuş havası oluşturacaktı. Weasley Şaka Dükkanı'nın önünden geçti ve birkaç şekerleme almak hiç de fena olmaz diye düşündü. Birkaç derken bir torba dolusu şekerleme almıştı. Kötü değildi aslında bu şekerlemelerle Hogwarts'a giderken birileriyle tanışabilirdi.Bu fikir hoşuna gitmişti ama kollarının çok yorulduğunu da hissetti. tren istasyonuna doğru yol aldı.

5.sınıf olmak istiyorum:D